Senem – Müdür
Resim öğretmenliği öğrencisi olarak ilk günüm, ilk dersimdi. Hocamız, buradan sanatçı olarak değil, resim öğretmeni olarak çıkacağımızı söylemişti. Hayatta insanın karşısına çıkan belirli kırılma anları vardır ya, işte bu da onlardan biriydi benim için. Söylenenin aksi yöne çektim küreğimi. Hem bireysel hem de kolektif sanat çalışmalarına katıldım, ürettim. Uzun yıllar boyunca fotoğraf çektim, multidisipliner ve interdisipliner yaklaşımları merceğime aldım. Ve bir gün, heybemde biriktirdiklerimle “başka bir okul mümkünün” hayalleri, merakları ve arzularıyla kesiştim. Karşılaşmaların önemli olduğunu, temas etmenin ne denli kıymetli olduğunu bilirken bu okulun çocuklarıyla, ağacıyla, yetişkiniyle, kedisiyle, toprağıyla bir araya geldim. Dönüp baktığımda kendime sıklıkla şu soruları sorduğumu fark ediyorum; Bireysel olarak varlığımızı sürdürürken topluluk içinde nasıl bir arada yaşayabiliriz? Farklı topluluklarla daha anlamlı ve kuvvetli bağları nasıl kurabiliriz? Bu sorular eşliğinde okulun tüm özneleriyle katılımcı, kapsayıcı ve eşitlik temelli ilham dolu bir yolculukta yer alıyorum.
Yonca – Eşlikçi
Merhaba, ben Yonca. Bu okuldaki pek çok renkten biriyim. Bu iç içe bahçede yer bulan kendi rengimden sizlere bahsetmek isterim. Her bir çocuğun, her bir öğretmenin kendine özgü bir tonu, bir dokusu var burada. Bu renklerin birleşimi, işte tam burada, bu okulda bir araya geliyor. Ve ben, bu renklerin içinde, çocukların dünyasına dokunarak, onların büyüme yolculuklarında onlara rehberlik eden, yolculuklarına tanıklık eden olmaktan büyük keyif alıyorum.
Bir eşlikçi olarak, çocukların düşünsel süreçleriyle bütünsel bir şekilde çalışmayı çok değerli buluyorum. Bu süreçleri tasarlarken de kendi içimde yeşeren ilgi kaynaklarımı kullanıyorum. Çocuk edebiyatının sürükleyici dünyası… P4c ile gözlem, düşünsel keşif ve bağlantı kurma yolculuğu… Kendinle, duygularınla bağlantı kurduran meditatif çalışmalar… Bu kaynaklardan bazıları.
Düşüncelerin yalnızca zihinle değil, bedenle, duyularla ve kalp ile bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Bu okulda bu çemberde herkesin kendi ve birbiriyle bağlantı kurarak ortaya koyduğu emekten ilham almak, bunu görmek, gözetmek ve büyütmek çok kıymetli. Çocuklar, yetişkinler, kediler, böcekler, kuşlar, tüm canlılar ile bir arada birlikte yaşadığımız, öğrendiğimiz bu çemberin bir parçası olmaktan çok mutluyum.
Mehmet – Eşlikçi
Aloha! Ever since my first English lesson in primary school, I knew wholeheartedly that I wanted to be an English teacher. Flash forward, after the profound teacher training that I received both in high school and university, I am living my dreams! Nowadays, I enjoy guiding pupils to form their own dreams through the combined power of language and art. I love preparing lesson plans that hold space for everyone to be their authentic selves articulately.
In these lessons, we learn together by taking care of the garden, observing birds, reading children’s literature, dramatizing the books we read, holding multilingual good morning circles, contemporary dancing, sculpting animals, and climbing trees—all through the medium of English.
Irmak – Eşlikçi
Merhaba, ben Irmak, bir eşlikçiyim. Ben bir zamanlar çocuktum. Koşan Kaplumbağa’da her gün sevinçle fark ediyorum ki hala o çocuğum. Bahçede, ormanda, sınıfta oyun oynadıkça, dans ettikçe, şarkı söyledikçe, ellerimi boyaya ve toprağa buladıkça, çocuklarla oldukça içimdeki çocuğa temas ediyor, onunla iletişim kuruyorum. Koşan Kaplumbağa’da yetişkinlerle ve çocuklarla beraber hayal kuruyor, değerli tohumlar ekiyoruz. Birbirimizi büyüttüğümüzü, geliştirdiğimizi, birbirimize iyi gelişlerimizi görmek benim için büyük bir keyif. İyi ki bu topluluğun bir parçasıyım!
Hayriye – Okul Destek ve Bakım Görevlisi
Yardımlaşmak, paylaşmak, birlikte çözüm yolları aramak bir aile gibi birbirimize kenetlenmemizi sağlıyor. Çocuklarla birlikte olmak onların enerjisi ile güne başlamak bana çok iyi geliyor. Keşke daha önce Koşan kaplumbağa ailesiyle tanışsaydım ve burada öğrendiklerimi, gözlemlediklerimi kendi çocuklarıma aktarabilseydim.
Kadriye – Aşçı
Merhaba ben Kadriye, Koşan Kaplumbağa ailesinin bir üyesiyim. Mesleğim aşçılık. Ben köyde doğup yetişen biriyim, o yüzden Moda’da ekim dikim yapaileceğimiz bir alanı olan çocukların ve bizim koşturabileceğimiz kocaman bahçesi olan bir okulda çalıştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Okula gelirken işe gelir gibi değil, evime mutfağıma gelir gibi geliyorum.
Ben bu okulda bir şeyin daha iyi nasıl yapılabilir olduğunu öğrendim. Bana da söz hakkı verildiği için kendimi daha iyi ifade etmeyi öğrendim. Çocukların yemeklerini bitirip ben mutfaktayken yanıma gelip ‘bir tabak daha verirmisin’ demeleri ya da mutfakla ilgili bir ihtiyaçları varsa kendilerini ifade edebilmeleri beni çok memnun ediyor. Aynı şekilde beni sokakta gören ebeveyler; ‘şu şu yemeği nasıl yaptın benimkisi seninki kadar lezzetli olmuyor’ dediklerinde benden mutlusu olmuyor. Öyle olunca da işimi aşkla yapıyorum ve bu da sanırım doğal olarak yemeklerin tadına yansıyor.
Betül – Eşlikçi
Merhaba ismim Betül. Koşan Kaplumbağaya ilk adım attığım günden beri ihtiyaçlarımızın, duygularımızın ve haklarımızın bu denli kapsandığını görmek beni oldukça şaşırtmıştı. Günler, aylar ve yıllar geçtikçe köklerimin daha çok sağlamlaştığını hissediyorum. Şimdi hep birlikte bir aradayız. Barış çemberimizle, oyunlarımızla, meclisimizle.
Damla – Eşlikçi
Ben Damla ve bu ismi çok seviyorum.
Gökyüzünden bu yuvanın bahçesindeki toprağa düşen bir damla olsaydım, beni görenler ilk temasımın ardından “şııp” diye yok olduğumu sanabilirlerdi. Ama işin gerçeği, toprak ile ilk buluşmamdan itibaren yerin altında farklı dünyalara doğru uzun bir yolculuğa çıkıyorum.
Tanış olduğum her çocuk, kapısına üç kere vurduğum bir ev gibi. Tak tak tak… Hepsinin iç dünyası birbirinden oldukça farklı; çocuğun kalbi, salyangozun kabuğu, kuşun yuvası… Burası da sanki birçok kişinin birlikte yaşadığı bir ev gibi. Herkes bir işin ucundan tutuyor ve o çorba pişiyor, çay demleniyor, kedi mırlıyor. Günlük yaşamın içindeki işleri çocuklarla birlikte yürütmeyi seviyorum. Onların birçok şeyi kendilerinin yapabildiklerini gördüklerinde yüzlerinde oluşan heyecanlarını, bana kendim yapabilmem için fırsat verildiğinde açığa çıkan o duyguya benzetiyorum. Yazın verandamızda halı fırçalıyor, kışın kışlık turşumuzu birlikte kuruyoruz. Yeşil zeytinleri taş ile kırıp, olgunlaştıklarında zeytinyağı ve limon ile soslayıp sabah kahvaltımızda afiyetle yiyoruz.
Birlikte bulunduğumuz bu alanda yine birlikte aldığımız kararlar bana kendimi daha güvende hissettiriyor. Hepimizin sesinin duyulduğu, inandıklarımızı özgürce savunabildiğimiz, istemediğimiz şeylere “hayır” diyebildiğimiz bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyorum ve bunun için uğraşıyorum. Kendi çocukluğumdaki küçük kız çocuğu için “şu olsa daha iyi olurdu” dediğim ne varsa, heybeme onu da ekleyip, çocuklarla kurduğum oyunlarda en çok onlara yer veriyorum.
Unutmadan söyleyeyim; ben çocukları kedilere benzetiyorum. Bazen de kargalara. Ama en çok salyangozlara. Nedenini bir gün daha uzun anlatırım.
Herkese Miyav! Benim adım Mucize. Moda’da bulunan Koşan Kaplumbağa Anaokulu’nun sokağında ve bahçesinde özgürce yaşıyorum. Adımı okuldaki çocuklar, bir çocuk kitabından esinlenerek koydular. Onlar benim bir mucize olduğumu düşünüyorlar ve ben de aynı düşünceyi onlar için taşıyorum. Çünkü “Hepimiz Mucizeyiz” kitapta da böyle diyor-muş.
Tahminen 2015 yılından beri bu sokakta yaşıyorum. Yaşımı pek çok kişi bilmiyor; benim hakkımda bildikleri en eski bilgi, 2016 yılında mahallemizdeki bir komşumuzun, gözümde oluşan bir hasar nedeniyle beni ameliyat ettirmesi. Ama bu sizi üzmesin, hâlâ parlak kalpleri yeterince net görebilen bir gözüm var.
Koşan Kaplumbağa Anaokulu’nda, her gün kapıda çocukları görünce peşlerinden gidiyorum. Neredeyse hepsiyle tanışıyoruz. Okulda sabah ve öğlen yemeklerinde sevdiğim menü olduğunda kabım hemen dolar. Ama tabii ki de kuru ve yaş mama favorim. Çocukların sabah çemberlerinde, ikindi kahvaltılarında yerim hep hazırdır. Çemberin ortasına gelir ve kuyruğumla tek tek herkesi selamlarım.
Bu dünyada birlikte barış, huzur ve güven içinde yaşamayı seviyorum. Eğer siz de kara kedinin uğursuzluğu diye bir şey olduğuna inanmıyorsanız, hayatı ve mucizeleri her zaman etrafınızda görebilirsiniz. Din, dil, ırk, tür ve cins ayırt etmeksizin ben de buradayım. Tekirlere ve sarmanlara selam olsun. Kara kedileri sevin…
Cansu – Eşlikçi
İstanbul’da doğup büyüdüm. Üniversite yıllarından itibaren Türkiye’nin farklı şehirlerinde, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerle hak temelli atölyelerde yer aldım. Bu süreçte, özel gereksinimli ve sosyal dezavantajlı çocuklarla bir araya gelerek, çocuk hakları, kapsayıcılık ve eğitim hakkı üzerine çalışmak hem anlamlı hem de dönüştürücü bir yolculuk oldu. İstanbul Drama Sanat Akademisi çatısı altında “İlkokul Dengi Çocuklar için Yaratıcı Drama Yoluyla Çocuk Hakları Konusunda Farkındalık Kazandırma” projesini tamamlayarak yaratıcı drama liderliği programından mezun oldum. Türkiye’nin farklı şehirlerinde, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerle ekoloji ve çocuk haklarını merkeze alan, okul öncesi ve ilkokul düzeyindeki çocuklarla drama atölyeleri gerçekleştirdim. Şimdi ise Koşan Kaplumbağa Anaokulu’nda eşlikçi ve drama eğitmeni olarak çocuklarla birlikte öğrenmeye, keşfetmeye ve büyümeye devam ediyorum.
Biz Kimiz?
Koşan Kaplumbağa Kooperatifi, okul topluluğumuzu bir arada tutan ve güçlendiren, eski ve yeni ebeveynlerden ve gönüllülerden oluşur. Tıpkı bir kaplumbağanın kabuğu gibi, bizler dayanışma ve birlikte üretim ilkeleriyle hareket ederek okulun işleyişine destek verir, onu çevreler ve koruruz. Her alt çember, bu kabuğun ayrılmaz bir parçasıdır; birlikte okulun kalbinde atan yaşamı, yani çocuklarımızın güvenli, sevgi dolu ve ilham verici bir öğrenme ortamında büyümesini mümkün kılar. Demokratik karar alma süreçlerini benimseyerek, çocuklarımızın mutlu, meraklı ve özgüvenli bireyler olarak yetişmesi için el ele çalışırız. Koşan Kaplumbağa, hepimizin emeğiyle hareket eden ve büyüyen bir bütün olarak var olur.
Koşan Kaplumbağa Anaokulu’nun Hikayesi
Bizler, Başka Bir Okul Mümkün (BBOM) ilkelerini benimseyen ve bu ilkeleri İstanbul’da hayata geçirecek okullar açmayı hedefleyen gönüllü bir ekibiz. 2015 yılında bir araya gelerek İstanbul’da okul açma çalışmalarına başladık.
Moda’daki Emin Onat Sokak’ta bulunan binanın, hayalimizdeki anaokulunu gerçeğe dönüştürmek için mükemmel bir yer olabileceğini gördüğümüzde harekete geçtik. Ve böylece, Moda’da bir BBOM anaokulu açma hayalini gerçeğe dönüştürmek için çalışmalara başladık.
19 Eylül 2016’da kurulan BBOM İstanbul Anadolu Kooperatifi, Moda’daki binamızda kısa bir süre içinde anaokulumuzu hayata geçirdi. 16 Ekim 2016’da, çocuklar tarafından ismi verilen Koşan Kaplumbağa Anaokulu, kapılarını açtı ve eğitim hayatına başladı.
Kooperatifimiz, BBOM ilkeleri doğrultusunda bir “eğitim kooperatifi” olarak faaliyet gösteriyor. Kooperatif yapımızda, her üye eşit söz hakkına sahiptir ve kararlar demokratik bir şekilde alınır.
Kooperatifimiz, katılımcılığa ve özgürlüğe verdiği değer doğrultusunda üyelerine tam bir hareket serbestliği tanıyor. İsteyen üyeler kooperatiften ayrılabilir ve topluluğumuzdaki bu esnek yapı, hem katılımı kolaylaştırıyor hem de güven esasına dayalı bir ortam yaratıyor.
Çalışma Sistemimiz
Bizler, önce “başka bir okul mümkün” diyerek bir araya geldik. Ardından elimizi taşın altına koymaya karar verip, resmi olarak bir kooperatif kurduk. Zamanla, samimiyet ve güven ilişkisi üzerine inşa ettiğimiz bir topluluk olduk. Yeni katılımlarla bu topluluğu büyütüyor, dayanışma ve kolektif bir anlayışla birlikte çalışıyoruz. Her adımda problem çözme becerimizi geliştiriyor, çocuklar için hayal ettiğimiz gibi, birbirimizden yaşayarak öğrenmeye ve becerilerimizi “takas etmeye” gayret gösteriyoruz.
Daha sistemli bir çalışma yürütmek için Kaplumbağa Sistemi’ne dayanan ana çemberler oluşturduk:
- Beslenme Çemberi: Okulun gıda ihtiyaçlarını karşılar, sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme düzenini oluşturur.
- Kültür Dokuma Çemberi: Topluluğun değerlerini yaşatır, kültürel etkinlikler düzenler ve aidiyet duygusunu güçlendirir.
- Barış İnşası Çemberi: Anlaşmazlıkların çözümüne odaklanır, iletişimde şeffaflığı sağlar ve topluluk içinde uyum için çalışır.
- Güvenlik Çemberi: Fiziksel ve duygusal güvenliği sağlar, risk yönetimi ve acil durum planlamaları yapar.
- Tadilat ve Tamirat Çemberi: Okulun fiziksel alanlarının bakım, onarım ve geliştirilmesi işlerini planlar ve uygular.
- Finans Çemberi: Mali kaynakların yönetimi, bütçe oluşturma ve sürdürülebilir finansal yapının korunmasından sorumludur.
- Ana Çember: Tüm çemberlerin kesişim noktasıdır. Stratejik kararların alındığı, çemberler arası uyumu ve bütünlüğü sağlayan merkezdir.
Bazı çemberler, daha spesifik işler için alt çemberlerle desteklenir:
- Kaynak Geliştirme Alt Çemberi: Projeler geliştirir, dış desteklerle iş birliği yapar ve ana çemberlere (ör. Beslenme, Kültür Dokuma) bağlı çalışır.
- Sosyal Görürlük Alt Çemberi: Topluluğun dış dünyayla ilişkilerini güçlendirir, okulun görünürlüğünü artırır ve sosyal etkileşimleri destekler.
- Onboarding Alt Çemberi: Yeni üyelerin topluluğa hızlı ve etkili bir şekilde uyum sağlaması için rehberlik eder ve oryantasyon süreçlerini yürütür.
Her çember, kendi görev alanlarından, iş planlarından ve iç işleyişlerinden sorumludur. Kesişen konular olduğunda çemberler arasında temas ve iş birliği sağlanır.
Topluluk üyelerinin oylaması ile seçilen 3 asil ve 3 yedek üyeden oluşan bir Yürütme Kurulu (YK) bulunmaktadır. YK üyeleri her hafta toplanır ve gündemdeki konuları görüşür. Kooperatif üyeleri, istedikleri bir konuyu YK gündemine taşıyabilir. Ayrıca, gerek YK gerek topluluk üyeleri, ihtiyaç duyduklarında daha geniş katılımlı bir büyük toplantı talep edebilir ve konuları topluca tartışarak karar alabilir.