Senem Sinem, Mudur

Resim öğretmenliği öğrencisi olarak ilk günüm, ilk dersimdi. Hocamız, buradan sanatçı olarak değil, resim öğretmeni olarak çıkacağımızı söylemişti. Hayatta insanın karşısına çıkan belirli kırılma anları vardır ya, işte bu da onlardan biriydi benim için. Söylenenin aksi yöne çektim küreğimi. Hem bireysel hem de kolektif sanat çalışmalarına katıldım, ürettim. Uzun yıllar boyunca fotoğraf çektim, multidisipliner ve interdisipliner yaklaşımları merceğime aldım. Ve bir gün, heybemde biriktirdiklerimle “başka bir okul mümkünün” hayalleri, merakları ve arzularıyla kesiştim. Karşılaşmaların önemli olduğunu, temas etmenin ne denli kıymetli olduğunu bilirken bu okulun çocuklarıyla, ağacıyla, yetişkiniyle, kedisiyle, toprağıyla bir araya geldim. Dönüp baktığımda kendime sıklıkla şu soruları sorduğumu fark ediyorum; Bireysel olarak varlığımızı sürdürürken topluluk içinde nasıl bir arada yaşayabiliriz? Farklı topluluklarla daha anlamlı ve kuvvetli bağları nasıl kurabiliriz? Bu sorular eşliğinde okulun tüm özneleriyle katılımcı, kapsayıcı ve eşitlik temelli ilham dolu bir yolculukta yer alıyorum.

Damla Eren, Eşlikçi

Ben Damla ve bu ismi çok seviyorum.

Gökyüzünden bu yuvanın bahçesindeki toprağa düşen bir damla olsaydım, beni görenler ilk temasımın ardından “şııp” diye yok olduğumu sanabilirlerdi. Ama işin gerçeği, toprak ile ilk buluşmamdan itibaren yerin altında farklı dünyalara doğru uzun bir yolculuğa çıkıyorum.

Tanış olduğum her çocuk, kapısına üç kere vurduğum bir ev gibi. Tak tak tak… Hepsinin iç dünyası birbirinden oldukça farklı; çocuğun kalbi, salyangozun kabuğu, kuşun yuvası… Burası da sanki birçok kişinin birlikte yaşadığı bir ev gibi. Herkes bir işin ucundan tutuyor ve o çorba pişiyor, çay demleniyor, kedi mırlıyor. Günlük yaşamın içindeki işleri çocuklarla birlikte yürütmeyi seviyorum. Onların birçok şeyi kendilerinin yapabildiklerini gördüklerinde yüzlerinde oluşan heyecanlarını, bana kendim yapabilmem için fırsat verildiğinde açığa çıkan o duyguya benzetiyorum. Yazın verandamızda halı fırçalıyor, kışın kışlık turşumuzu birlikte kuruyoruz. Yeşil zeytinleri taş ile kırıp, olgunlaştıklarında zeytinyağı ve limon ile soslayıp sabah kahvaltımızda afiyetle yiyoruz.

Birlikte bulunduğumuz bu alanda yine birlikte aldığımız kararlar bana kendimi daha güvende hissettiriyor. Hepimizin sesinin duyulduğu, inandıklarımızı özgürce savunabildiğimiz, istemediğimiz şeylere “hayır” diyebildiğimiz bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyorum ve bunun için uğraşıyorum. Kendi çocukluğumdaki küçük kız çocuğu için “şu olsa daha iyi olurdu” dediğim ne varsa, heybeme onu da ekleyip, çocuklarla kurduğum oyunlarda en çok onlara yer veriyorum.

Unutmadan söyleyeyim; ben çocukları kedilere benzetiyorum. Bazen de kargalara. Ama en çok salyangozlara. Nedenini bir gün daha uzun anlatırım.

Irmak Erturan, Eşlikçi

Merhaba, ben Irmak, bir eşlikçiyim. Ben bir zamanlar çocuktum. Koşan Kaplumbağa’da her gün sevinçle  fark ediyorum ki hala o çocuğum. Bahçede, ormanda, sınıfta oyun oynadıkça, dans ettikçe, şarkı söyledikçe, ellerimi boyaya ve toprağa buladıkça, çocuklarla oldukça içimdeki çocuğa temas ediyor, onunla iletişim kuruyorum.

Koşan Kaplumbağa’da yetişkinlerle ve çocuklarla beraber hayal kuruyor, değerli tohumlar ekiyoruz. Birbirimizi büyüttüğümüzü, geliştirdiğimizi, birbirimize iyi gelişlerimizi görmek benim için büyük bir keyif. İyi ki bu topluluğun bir parçasıyım!

Cansu Çakıcı, Eşlikçi

İstanbul’da doğup büyüdüm. Üniversite yıllarından itibaren Türkiye’nin farklı şehirlerinde, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerle hak temelli atölyelerde yer aldım. Bu süreçte, özel gereksinimli ve sosyal dezavantajlı çocuklarla bir araya gelerek, çocuk hakları, kapsayıcılık ve eğitim hakkı üzerine çalışmak hem anlamlı hem de dönüştürücü bir yolculuk oldu. İstanbul Drama Sanat Akademisi çatısı altında “İlkokul Dengi Çocuklar için Yaratıcı Drama Yoluyla Çocuk Hakları Konusunda Farkındalık Kazandırma” projesini tamamlayarak yaratıcı drama liderliği programından mezun oldum. Türkiye’nin farklı şehirlerinde, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerle ekoloji ve çocuk haklarını merkeze alan, okul öncesi ve ilkokul düzeyindeki çocuklarla drama atölyeleri gerçekleştirdim. Şimdi ise Koşan Kaplumbağa Anaokulu’nda eşlikçi ve drama eğitmeni olarak çocuklarla birlikte öğrenmeye, keşfetmeye ve büyümeye devam ediyorum.

Yonca Tuna, Eşlikçi

Merhaba, ben Yonca. Bu okuldaki pek çok renkten biriyim. Bu iç içe bahçede yer bulan kendi rengimden sizlere bahsetmek isterim. Her bir çocuğun, her bir öğretmenin kendine özgü bir tonu, bir dokusu var burada. Bu renklerin birleşimi, işte tam burada, bu okulda bir araya geliyor. Ve ben, bu renklerin içinde, çocukların dünyasına dokunarak, onların büyüme yolculuklarında onlara rehberlik eden, yolculuklarına tanıklık eden olmaktan büyük keyif alıyorum. 

Bir eşlikçi olarak, çocukların düşünsel süreçleriyle bütünsel bir şekilde çalışmayı çok değerli buluyorum. Bu süreçleri tasarlarken de kendi içimde yeşeren ilgi kaynaklarımı kullanıyorum. Çocuk edebiyatının sürükleyici dünyası… P4c ile gözlem, düşünsel keşif ve bağlantı kurma yolculuğu…  Kendinle, duygularınla bağlantı kurduran meditatif çalışmalar… Bu kaynaklardan bazıları. 

 Düşüncelerin yalnızca zihinle değil, bedenle, duyularla ve kalp ile bağlantılı olduğunu düşünüyorum.  Bu okulda bu çemberde herkesin kendi ve birbiriyle bağlantı kurarak ortaya koyduğu emekten ilham almak, bunu görmek, gözetmek ve büyütmek çok kıymetli. Çocuklar, yetişkinler, kediler, böcekler, kuşlar, tüm canlılar ile bir arada birlikte yaşadığımız, öğrendiğimiz bu çemberin bir parçası olmaktan çok mutluyum.

Mehmet Savaş, Eşlikçi

Aloha!

Ever since my first English lesson in primary school, I knew wholeheartedly that I wanted to be an English teacher. Flash forward, after the profound teacher training that I received both in high school and university, I am living my dreams! Nowadays, I enjoy guiding pupils to form their own dreams through the combined power of language and art. I love preparing lesson plans that hold space for everyone to be their authentic selves articulately.

In these lessons, we learn together by taking care of the garden, observing birds, reading children’s literature, dramatizing the books we read, holding multilingual good morning circles, contemporary dancing, sculpting animals, and climbing trees—all through the medium of English.

Remember to have fun!

Betül Karaca, Eşlikçi

Merhaba ismim Betül,

Koşan Kaplumbağaya ilk adım attığım günden beri ihtiyaçlarımızın, duygularımızın ve haklarımızın bu denli kapsandığını görmek beni oldukça şaşırtmıştı. Günler, aylar ve yıllar geçtikçe köklerimin daha çok sağlamlaştığını hissediyorum.  Şimdi hep birlikte bir aradayız. Barış çemberimizle, oyunlarımızla, meclisimizle.

Seda Kaydın, Eşlikçi

Merhaba, ben Seda.
Anaokuluna giden bir çocukken verdiğim kararlardan biri öğretmen olmaktı. Öğrenciliğim boyunca merak ettiğim alternatif eğitim yaklaşımları, Koşan Kaplumbağa ile de yolumu kesiştirdi ve şimdi buradayım. Koşan Kaplumbağa’daki iklim her birimizin kendi olmasına, çeşitliliklerine açtığı alan ile bende yer etti, beni de büyüttü ve bana da öğretti. Çocukları, aileleri, tüm okul kadrosu ve bahçesindeki kedileri,kuşları,solucanlarıyla bir bütün olan Koşan Kaplumbağa’da kendime yer bulmuş olmaktan mutluyum.

Kadriye Türkoğlum, Aşçi

Merhaba, ben Kadriye.
Koşan Kaplumbağa ailesinin bir üyesiyim. Mesleğim aşçılık. Ben köyde doğup yetişen birisiyim. O yüzden Moda’da ekim dikim yapabileceğimiz bir alanı olan, çocukların ve bizim koşturabileceğimiz kocaman bir bahçesi olan bu okulda çalıştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. İşe gelir gibi değil; evime, mutfağıma geliyorum. Ben bu okulda yapılması gerekeni değil daha iyi nasıl yapabilirizi öğrendim. Çocukların yemeklerini bitirip mutfağa yanıma gelip Kadriye bir tabak daha verir misin ya da mutfaktan bir şeye ihtiyaçları varsa yanıma gelip rahatlıkla kendilerini ifade etmeleri beni çok memnun ediyor. Beni sokakta gören ebeveynler Kadriye şu yemeği nasıl yaptın, benim yaptığım seninkisi gibi olmuyormuş dediklerinde benden mutlusu olmuyor. Çünkü çocukların yemeklerini sevmeleri beni çok keyiflendiriyor. Öyle olunca da işimi aşkla yapıyorum. Bu da otomatik olarak yemeklerimin lezzetine yansıyor.

Hayriye Türkoğlu, Okul Destek ve Bakım Görevlisi

Yardımlaşmak, paylaşmak, birlikte çözüm yolları aramak bir aile gibi birbirimize kenetlenmemizi sağlıyor.   Çocuklarla birlikte olmak onların enerjisi ile güne başlamak bana çok iyi geliyor.  Keşke daha önce Koşan kaplumbağa ailesiyle tanışsaydım ve burada öğrendiklerimi,  gözlemlediklerimi kendi çocuklarıma aktarabilseydim. 

Mucize the Cat

Herkese Miyav! Benim adım Mucize. Moda’da bulunan Koşan Kaplumbağa Anaokulu’nun sokağında ve bahçesinde özgürce yaşıyorum. Adımı okuldaki çocuklar, bir çocuk kitabından esinlenerek koydular. Onlar benim bir mucize olduğumu düşünüyorlar ve ben de aynı düşünceyi onlar için taşıyorum. Çünkü “Hepimiz Mucizeyiz” kitapta da böyle diyor-muş.

Tahminen 2015 yılından beri bu sokakta yaşıyorum. Yaşımı pek çok kişi bilmiyor; benim hakkımda bildikleri en eski bilgi, 2016 yılında mahallemizdeki bir komşumuzun, gözümde oluşan bir hasar nedeniyle beni ameliyat ettirmesi. Ama bu sizi üzmesin, hâlâ parlak kalpleri yeterince net görebilen bir gözüm var.

Koşan Kaplumbağa Anaokulu’nda, her gün kapıda çocukları görünce peşlerinden gidiyorum. Neredeyse hepsiyle tanışıyoruz. Okulda sabah ve öğlen yemeklerinde sevdiğim menü olduğunda kabım hemen dolar. Ama tabii ki de kuru ve yaş mama favorim. Çocukların sabah çemberlerinde, ikindi kahvaltılarında yerim hep hazırdır. Çemberin ortasına gelir ve kuyruğumla tek tek herkesi selamlarım.

Bu dünyada birlikte barış, huzur ve güven içinde yaşamayı seviyorum. Eğer siz de kara kedinin uğursuzluğu diye bir şey olduğuna inanmıyorsanız, hayatın mucizeleri her zaman etrafınızda görebilirsiniz. Din, dil, ırk, tür ve cins ayırt etmeksizin ben de buradayım. Tekirlere ve sarmanlara selam olsun. Kara kedileri sevin…